Muhtasar Kur'an-ı Kerim Tefsiri Türkçe Meali

مركز تفسير القرن الخامس عشر الهجري
Add Enterpreta Add Translation

page 458

تَنزِيلُ ٱلۡكِتَٰبِ مِنَ ٱللَّهِ ٱلۡعَزِيزِ ٱلۡحَكِيمِ١

1- Kur'an; kimsenin kendisine galip gelemediği mutlak galip, yaratmasında, yönetmesinde şeriatinde hikmet sahibi olan Yüce Allah tarafından indirilmiştir. Allah -Subhanehu ve Teâlâ-'dan başkası tarafından indirilmemiştir.

إِنَّآ أَنزَلۡنَآ إِلَيۡكَ ٱلۡكِتَٰبَ بِٱلۡحَقِّ فَٱعۡبُدِ ٱللَّهَ مُخۡلِصٗا لَّهُ ٱلدِّينَ٢

2- Ey Rasûl! Şüphesiz biz, sana hakkı kapsayan Kur'an'ı indirdik. Onun bütün verdiği haberler doğru ve hükümlerinin tamamı adildir. O halde şirkten arındırılmış tevhid ile kendisini birleyerek Allah'a ibadet et.

أَلَا لِلَّهِ ٱلدِّينُ ٱلۡخَالِصُۚ وَٱلَّذِينَ ٱتَّخَذُواْ مِن دُونِهِۦٓ أَوۡلِيَآءَ مَا نَعۡبُدُهُمۡ إِلَّا لِيُقَرِّبُونَآ إِلَى ٱللَّهِ زُلۡفَىٰٓ إِنَّ ٱللَّهَ يَحۡكُمُ بَيۡنَهُمۡ فِي مَا هُمۡ فِيهِ يَخۡتَلِفُونَۗ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَهۡدِي مَنۡ هُوَ كَٰذِبٞ كَفَّارٞ٣

3- İyi bilin ki, şirkten arındırılmış din yalnız Yüce Allah'ındır. Allah'ı bırakıp da put ve tağutlardan veliler edinenler, Allah'ın dışında bunlara ibadet ederler ve onlara olan bu ibadetlerinin mazereti hakkında şöyle derlerdi: "Biz onlara sadece bizi Allah'a yakın bir makama yaklaştırmaları, ihtiyaçlarımızı O'na yükseltmeleri ve O'nun katında bize şefaat etmeleri için ibadet ediyoruz." Şüphesiz Yüce Allah, kıyamet günü tevhid hususunda ihtilaf ettikleri hususta muvahhid Mü'minler ile kâfir müşrikler arasında hükmedecektir. Şüphesiz Allah, kendisine ortak nispet eden yalancıları ve vermiş olduğu nimetlere nankörlük edenleri hakka muvaffak kılmaz.

لَّوۡ أَرَادَ ٱللَّهُ أَن يَتَّخِذَ وَلَدٗا لَّٱصۡطَفَىٰ مِمَّا يَخۡلُقُ مَا يَشَآءُۚ سُبۡحَٰنَهُۥۖ هُوَ ٱللَّهُ ٱلۡوَٰحِدُ ٱلۡقَهَّارُ٤

4- Eğer Allah, bir çocuk edinmek isteseydi yarattıklarından istediğini seçerdi ve onu çocuk yerine koyardı. O, müşriklerin bu söylediklerinden münezzeh ve yücedir. O; zatında, sıfatlarında ve fiillerinde bir ve tek olandır, bunların hiçbirisinde O'nun ortağı yoktur. O, bütün yarattıklarına karşı mutlak galip gelendir.

خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ بِٱلۡحَقِّۖ يُكَوِّرُ ٱلَّيۡلَ عَلَى ٱلنَّهَارِ وَيُكَوِّرُ ٱلنَّهَارَ عَلَى ٱلَّيۡلِۖ وَسَخَّرَ ٱلشَّمۡسَ وَٱلۡقَمَرَۖ كُلّٞ يَجۡرِي لِأَجَلٖ مُّسَمًّىۗ أَلَا هُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡغَفَّـٰرُ٥

5- Gökleri ve yeri büyük bir hikmet gereği yaratmıştır, zalimlerin dediği gibi oyun olsun diye değil. Geceyi gündüzün üzerine örter, gündüzü de gecenin üzerine örter. Biri geldiği zaman diğeri batıp kayboluyor. Güneşi ve ayı emri altına almıştır. Her biri belli bir zamana; dünya hayatının sonu gelene kadar akıp gitmektedir. Bilesiniz ki, her noksanlıktan münezzeh olan Allah, düşmanlarından daima intikam alan ve kimsenin kendisine galip gelemediği mutlak güç sahibidir, günahlarından tevbe eden kullarını da çok bağışlayandır.

page 459

خَلَقَكُم مِّن نَّفۡسٖ وَٰحِدَةٖ ثُمَّ جَعَلَ مِنۡهَا زَوۡجَهَا وَأَنزَلَ لَكُم مِّنَ ٱلۡأَنۡعَٰمِ ثَمَٰنِيَةَ أَزۡوَٰجٖۚ يَخۡلُقُكُمۡ فِي بُطُونِ أُمَّهَٰتِكُمۡ خَلۡقٗا مِّنۢ بَعۡدِ خَلۡقٖ فِي ظُلُمَٰتٖ ثَلَٰثٖۚ ذَٰلِكُمُ ٱللَّهُ رَبُّكُمۡ لَهُ ٱلۡمُلۡكُۖ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَۖ فَأَنَّىٰ تُصۡرَفُونَ٦

6- Ey insanlar! Rabbiniz sizi bir nefisten yarattı ve o da Adem'dir. Sonra Adem'den eşi Havva'yı yarattı. Sizin için deve, sığır, koyun ve keçiden sekiz çeşit yarattı ve her çeşitten de bir erkek ve dişi yarattı. Allah -Subhanehu ve Teâlâ- sizi analarınızın karnında, karın, döl yatağı ve çocuk kesesi gibi üç karanlık içinde bir yaratılıştan sonra öbür yaratılışa geçirerek yarattı. Bunların hepsini yaratan Rabbiniz Allah'ır. Mülk yalnız O'nundur. O'ndan başka hak mabud yoktur. O halde, nasıl oluyor da Allah'a ibadet etmekten, hiçbir şey yaratamayan ve kendileri yaratılmış olanların ibadetine çevriliyorsunuz?

إِن تَكۡفُرُواْ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَنِيٌّ عَنكُمۡۖ وَلَا يَرۡضَىٰ لِعِبَادِهِ ٱلۡكُفۡرَۖ وَإِن تَشۡكُرُواْ يَرۡضَهُ لَكُمۡۗ وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٞ وِزۡرَ أُخۡرَىٰۚ ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّكُم مَّرۡجِعُكُمۡ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَۚ إِنَّهُۥ عَلِيمُۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ٧

7- Ey insanlar! Eğer Rabbinizi küfrederseniz, Yüce Allah'ın sizin iman etmenize ihtiyacı yoktur ve sizin O'nu küfretmeniz O'na zarar vermez. Ne var ki, küfrünüzün zararı size döner. Kullarının kendisini küfretmesinden razı olmaz ve onlara küfrü emretmez. Çünkü Allah, fuhşiyatı ve münkeri emretmez. Eğer Allah'ın size vermiş olduğu nimetlerine şükrederseniz ve O'na iman ederseniz; şükrünüzü kabul eder ve sizi ona karşılık sevaplandırır. Hiçbir nefis başka bir nefsin günahını yüklenmez. Hatta her nefis, kazandiğina karşılık bir rehindir. Sonra kıyamet gününde dönüşünüz yalnız Rabbinize olacaktır. Dünyada yaptıklarınızı size O haber verecektir. Amellerinize göre karşılığınızı verecektir. Şüphesiz Allah -Subhanehu ve Teâlâ- kullarının kalplerinde olanları hakkıyla bilir ve bu husus ile alakalı hiçbir şey O'na gizli kalmaz.

۞وَإِذَا مَسَّ ٱلۡإِنسَٰنَ ضُرّٞ دَعَا رَبَّهُۥ مُنِيبًا إِلَيۡهِ ثُمَّ إِذَا خَوَّلَهُۥ نِعۡمَةٗ مِّنۡهُ نَسِيَ مَا كَانَ يَدۡعُوٓاْ إِلَيۡهِ مِن قَبۡلُ وَجَعَلَ لِلَّهِ أَندَادٗا لِّيُضِلَّ عَن سَبِيلِهِۦۚ قُلۡ تَمَتَّعۡ بِكُفۡرِكَ قَلِيلًا إِنَّكَ مِنۡ أَصۡحَٰبِ ٱلنَّارِ٨

8- Kâfire; hastalık, mal kaybı, boğulma korkusu gibi bir zarar isabet ettiğinde, tüm noksanlıklardan münezzeh olan Rabbine kendisinden bu zararı defetmesi için dua ederek yalnızca O'na yönelir. Sonra Rabbi ona kendi katından başına gelen o zararı kaldırma nimetini verdiği zaman daha önce Allah'a yalvardığını unutur. Başkalarını da Allah'a ulaştıran yolundan saptırmak için Allah'tan başka kendisine ibadet ettiği ortaklar edinir. Ey Rasûl! Hali böyle olana de ki: "Ömrünün geri kalan kısmını küfrünle yaşayıp geçir, o az bir süredir. Kesinlikle sen kıyamet gününde sıkı arkadaşın arkadaşından ayrılmadığı gibi Cehennem'den hiç ayrılmayan Cehennem ehlinden olacaksın."

أَمَّنۡ هُوَ قَٰنِتٌ ءَانَآءَ ٱلَّيۡلِ سَاجِدٗا وَقَآئِمٗا يَحۡذَرُ ٱلۡأٓخِرَةَ وَيَرۡجُواْ رَحۡمَةَ رَبِّهِۦۗ قُلۡ هَلۡ يَسۡتَوِي ٱلَّذِينَ يَعۡلَمُونَ وَٱلَّذِينَ لَا يَعۡلَمُونَۗ إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُوْلُواْ ٱلۡأَلۡبَٰبِ٩

9- (O mu) Yoksa Allah'a itaat etmiş, gece vakitlerini Rabbine secde ederek ve kıyama durarak ahiretin azabından korkan ve Rabbinin rahmetini umarak itaat ve kulluk eden mi? Yoksa Allah'a sadece sıkıntılı şiddetli vakitlerde ibadet eden ve rahat olduğu zamanda küfredip O'na ortaklar koşan mı daha hayırlıdır? Ey Rasûlüm! De ki: "Allah'ı tanımaları sebebiyle Allah'ın onların üzerlerine gerekli kıldıklarını bilenlerle ve bundan hiçbir şey bilmeyenler bir olur mu? Ancak aklıselim sahipleri bu iki grubun arasındaki farkı anlar."

قُلۡ يَٰعِبَادِ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱتَّقُواْ رَبَّكُمۡۚ لِلَّذِينَ أَحۡسَنُواْ فِي هَٰذِهِ ٱلدُّنۡيَا حَسَنَةٞۗ وَأَرۡضُ ٱللَّهِ وَٰسِعَةٌۗ إِنَّمَا يُوَفَّى ٱلصَّـٰبِرُونَ أَجۡرَهُم بِغَيۡرِ حِسَابٖ١٠

10- Ey Rasûl! Bana ve rasûllerime iman eden kullarıma de ki: "Allah'ın emirlerine uyarak ve yasaklarından sakınarak Rabbinizden sakının. Sizden dünyada iyi amel işleyenler için dünyada zafer, sıhhat ve mal gibi bir iyilik, ahirette de Cennet ile mükâfatlandırma vardır. Allah'ın arzı geniştir. Kendinize Allah'a ibadet edeceğiniz bir yer bulmak için hicret edin. Hiçbir engel sizi bundan alıkoymasın. Sabredenlerin sevabı kıyamet gününde çok çeşitli olduğundan dolayı sayısız ve sınırsız verilir."

page 460

قُلۡ إِنِّيٓ أُمِرۡتُ أَنۡ أَعۡبُدَ ٱللَّهَ مُخۡلِصٗا لَّهُ ٱلدِّينَ١١

11- Ey Rasûl! De ki: "Şüphesiz Allah, bana dini yalnız O'na halis kılarak ibadet etmemi emretti."

وَأُمِرۡتُ لِأَنۡ أَكُونَ أَوَّلَ ٱلۡمُسۡلِمِينَ١٢

12- "Bana, bu ümmetten kendisine ilk teslim olan ve boyun eğen olmamı emretti."

قُلۡ إِنِّيٓ أَخَافُ إِنۡ عَصَيۡتُ رَبِّي عَذَابَ يَوۡمٍ عَظِيمٖ١٣

13- Ey Rasûl! De ki: "Eğer ben Allah'a isyan eder ve itaat etmezsem büyük bir günün azabından korkarım ve o gün de kıyamet günüdür."

قُلِ ٱللَّهَ أَعۡبُدُ مُخۡلِصٗا لَّهُۥ دِينِي١٤

14- Ey Rasûl! De ki: "Şüphesiz ben, ibadetimi yalnızca Allah'a halis kılarak O'na ibadet ederim ve O'nunla beraber başkasına ibadet etmem."

فَٱعۡبُدُواْ مَا شِئۡتُم مِّن دُونِهِۦۗ قُلۡ إِنَّ ٱلۡخَٰسِرِينَ ٱلَّذِينَ خَسِرُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ وَأَهۡلِيهِمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِۗ أَلَا ذَٰلِكَ هُوَ ٱلۡخُسۡرَانُ ٱلۡمُبِينُ١٥

15- Ey müşrikler! Siz de O'ndan başka dilediğiniz putlara kulluk edin. (buradaki emir tehdit içindir) Ey Rasûl! De ki: "Gerçek manada hüsrana uğrayanlar, hem kendileri ve hem de ailelerini hüsrana uğratanlardır. Onlardan ayrılıp Cennet'e girdikleri için ya da onlarla birlikte Cehennem'e girecekleri için orada ebedî olarak buluşamayacaklardır. İşte bu, üzerinde şüphe olmayan apaçık hüsranın ta kendisidir."

لَهُم مِّن فَوۡقِهِمۡ ظُلَلٞ مِّنَ ٱلنَّارِ وَمِن تَحۡتِهِمۡ ظُلَلٞۚ ذَٰلِكَ يُخَوِّفُ ٱللَّهُ بِهِۦ عِبَادَهُۥۚ يَٰعِبَادِ فَٱتَّقُونِ١٦

16- Onların üstünden duman, alev ve sıcak bir tabaka ve altlarında da duman ve alev ile sıcak bir tabaka vardır. Yüce Allah kullarını işte bu zikredilen azapla korkutuyor. Ey kullarım! Emirlerime uyarak ve yasaklarımdan sakınarak benden korunun.

وَٱلَّذِينَ ٱجۡتَنَبُواْ ٱلطَّـٰغُوتَ أَن يَعۡبُدُوهَا وَأَنَابُوٓاْ إِلَى ٱللَّهِ لَهُمُ ٱلۡبُشۡرَىٰۚ فَبَشِّرۡ عِبَادِ١٧

17- Putlara, Allah'tan başkasına ibadet etmekten kaçınanlara ve tevbe ederek Allah'a dönenler; ölümleri esnasında kabirde ve ahiret gününde Cennet ile müjdelenirler. Ey Rasûl! O halde kullarımı müjdele!

ٱلَّذِينَ يَسۡتَمِعُونَ ٱلۡقَوۡلَ فَيَتَّبِعُونَ أَحۡسَنَهُۥٓۚ أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ هَدَىٰهُمُ ٱللَّهُۖ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمۡ أُوْلُواْ ٱلۡأَلۡبَٰبِ١٨

18- Sözü dinleyip de sözün en güzel olanı ile kötü olanını birbirinden ayıran ve içinde bulundurduğu faydalardan dolayı en güzeline uyanlar var ya, işte onlar güzel özellikler ile vasıflanan ve Yüce Allah'ın hidayetine muvaffak olan kimselerdir. Aynı zamanda onlar aklıselim kimselerdir.

أَفَمَنۡ حَقَّ عَلَيۡهِ كَلِمَةُ ٱلۡعَذَابِ أَفَأَنتَ تُنقِذُ مَن فِي ٱلنَّارِ١٩

19- Ey Rasûl! Küfründe ve sapıklığında devam eden bir kimsenin hakkında azap sözü gerçekleştiyse, onu hidayete erdirmeye ve muvaffak kılmaya vesile olman için elinde herhangi bir çaren yoktur. Ey Rasûl! Bu vasıfta olan bir kimseyi sen Cehennem ateşinden kurtarabilir misin?

لَٰكِنِ ٱلَّذِينَ ٱتَّقَوۡاْ رَبَّهُمۡ لَهُمۡ غُرَفٞ مِّن فَوۡقِهَا غُرَفٞ مَّبۡنِيَّةٞ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُۖ وَعۡدَ ٱللَّهِ لَا يُخۡلِفُ ٱللَّهُ ٱلۡمِيعَادَ٢٠

20- Emirlerine uyarak ve yasaklarından sakınarak Rablerinden sakınanlar için üst üste yapılmış ve altlarından ırmaklar akan köşkler vardır ve bu Yüce Allah'ın bir vaadidir. Allah vaadinden dönmez.