Muhtasar Kur'an-ı Kerim Tefsiri Türkçe Meali

مركز تفسير القرن الخامس عشر الهجري
Add Enterpreta Add Translation

page 350

سُورَةٌ أَنزَلۡنَٰهَا وَفَرَضۡنَٰهَا وَأَنزَلۡنَا فِيهَآ ءَايَٰتِۭ بَيِّنَٰتٖ لَّعَلَّكُمۡ تَذَكَّرُونَ١

1- Bu; indirmiş olduğumuz, hükümleri ile amel etmeyi farz kıldığımız ve düşünüp içerisindeki hükümler ile amel edesiniz diye içerisinde apaçık ayetler indirdiğimiz bir sûredir.

ٱلزَّانِيَةُ وَٱلزَّانِي فَٱجۡلِدُواْ كُلَّ وَٰحِدٖ مِّنۡهُمَا مِاْئَةَ جَلۡدَةٖۖ وَلَا تَأۡخُذۡكُم بِهِمَا رَأۡفَةٞ فِي دِينِ ٱللَّهِ إِن كُنتُمۡ تُؤۡمِنُونَ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِۖ وَلۡيَشۡهَدۡ عَذَابَهُمَا طَآئِفَةٞ مِّنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ٢

2- Bekâr olup zina eden kadın ve erkekten her birine yüz değnek vurun. Eğer Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız sakın zina eden o iki kimseye karşı duyduğunuz acıma ve merhamet duygusu sizleri o ikisine had cezasını uygulamamaya yahut bu cezayı onlardan hafifletmeye sevk etmesin ve haddin uygulandığı esnada bunu teşhir etmek ve hem zina eden o iki kimseyi, hem de diğerlerini böyle bir günahı işlemekten caydırmak için Mü'minlerden bir topluluk da orada hazır bulunsun.

ٱلزَّانِي لَا يَنكِحُ إِلَّا زَانِيَةً أَوۡ مُشۡرِكَةٗ وَٱلزَّانِيَةُ لَا يَنكِحُهَآ إِلَّا زَانٍ أَوۡ مُشۡرِكٞۚ وَحُرِّمَ ذَٰلِكَ عَلَى ٱلۡمُؤۡمِنِينَ٣

3- Yüce Allah zinanın çirkinliğini, dolayısıyla zinaya alışan bir erkeğin ancak kendisi gibi zina eden ya da kendisiyle evlenilmesi caiz olmayıp zinadan da sakınmayan müşrik bir kadınla evlenmek isteyeceğini zikretmiştir. Aynı şekilde zinaya alışan bir kadının da ancak kendisi gibi zina eden ya da kendisiyle evlenilmesi caiz olmayan ve zinadan da sakınmayan müşrik bir erkek ile evlenmek isteyeceğini zikretmiştir. Zinakâr kadınla evlenmek ve zinakâr erkeği evlendirmek Mü'minlere haram kılınmıştır.

وَٱلَّذِينَ يَرۡمُونَ ٱلۡمُحۡصَنَٰتِ ثُمَّ لَمۡ يَأۡتُواْ بِأَرۡبَعَةِ شُهَدَآءَ فَٱجۡلِدُوهُمۡ ثَمَٰنِينَ جَلۡدَةٗ وَلَا تَقۡبَلُواْ لَهُمۡ شَهَٰدَةً أَبَدٗاۚ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡفَٰسِقُونَ٤

4- Ey Hakim ve Kadılar! Kadınlardan iffetli olan kimselere (aynı şekilde iffetli erkeklere de) zina iftirasında bulunup sonra attıkları bu zina iftirasına dair dört şahit getirmeyenlere seksen değnek vurun ve onların şahitliklerini ebediyen kabul etmeyin. İşte iffetli olan kimselere iftira atanlar, Allah'a itaatten çıkmış kimselerdir.

إِلَّا ٱلَّذِينَ تَابُواْ مِنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَ وَأَصۡلَحُواْ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ٥

5- Ancak bundan sonra Allah'a tevbe edip amellerini düzeltenler bunun dışındadır. Şüphesiz Allah; onların tevbelerini ve şehadetlerini kabul eder. Şüphesiz Allah, kullarından tövbe edenlere karşı çok bağışlayıcı ve onlara karşı çok merhametlidir.

وَٱلَّذِينَ يَرۡمُونَ أَزۡوَٰجَهُمۡ وَلَمۡ يَكُن لَّهُمۡ شُهَدَآءُ إِلَّآ أَنفُسُهُمۡ فَشَهَٰدَةُ أَحَدِهِمۡ أَرۡبَعُ شَهَٰدَٰتِۭ بِٱللَّهِ إِنَّهُۥ لَمِنَ ٱلصَّـٰدِقِينَ٦

6- Eşlerine zina isnadında bulunup da isnad ettikleri şeyin doğruluğuna dair kendilerinden başka şahitleri olmayan erkeklere gelince, onlardan (eşini zina etmekle itham eden) birinin, eşine nispet ettiği zina isnadında doğru söylediğine dair Allah adına dört defa şahitlik etmesi gerekir.

وَٱلۡخَٰمِسَةُ أَنَّ لَعۡنَتَ ٱللَّهِ عَلَيۡهِ إِن كَانَ مِنَ ٱلۡكَٰذِبِينَ٧

7- Sonra, eğer hanımına isnad ettiği zina iddiasında yalan söylüyorsa kendisine beddua ederek beşinci şahitliğinde Allah'ın lanetinin kendi üzerine olması için şahitlik etmesidir.

وَيَدۡرَؤُاْ عَنۡهَا ٱلۡعَذَابَ أَن تَشۡهَدَ أَرۡبَعَ شَهَٰدَٰتِۭ بِٱللَّهِ إِنَّهُۥ لَمِنَ ٱلۡكَٰذِبِينَ٨

8- Bu şekilde kadın, had cezasının kendisine uygulanmasını hak eder. Eğer kadın, kendisine zina isnadında bulunan kocasının yalan söylediğine dair Allah adına dört kere şahitlik (yemin) ederse bu durum kadını had cezasından uzaklaştırır.

وَٱلۡخَٰمِسَةَ أَنَّ غَضَبَ ٱللَّهِ عَلَيۡهَآ إِن كَانَ مِنَ ٱلصَّـٰدِقِينَ٩

9- Sonra eğer koca, hanımına isnad ettiği zina iddiasında doğru söylüyorsa; bu durumda kadın, kendisine beddua ederek beşinci şahitliğinde Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını dileyerek şahitlik (yemin) eder.

وَلَوۡلَا فَضۡلُ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡ وَرَحۡمَتُهُۥ وَأَنَّ ٱللَّهَ تَوَّابٌ حَكِيمٌ١٠

10- Ey insanlar! Eğer Allah'ın size olan ihsanı ve rahmeti olmasaydı ve kullarından tevbe edenlerin tevbesini çokça kabul eden, idare etmesinde ve dininde hikmet sahibi olmasaydı; günahlarınıza karşılık olarak sizi cezalandırmakta acele eder ve sizi bu cezalandırma ile rezil rüsva ederdi.

page 351

إِنَّ ٱلَّذِينَ جَآءُو بِٱلۡإِفۡكِ عُصۡبَةٞ مِّنكُمۡۚ لَا تَحۡسَبُوهُ شَرّٗا لَّكُمۖ بَلۡ هُوَ خَيۡرٞ لَّكُمۡۚ لِكُلِّ ٱمۡرِيٕٖ مِّنۡهُم مَّا ٱكۡتَسَبَ مِنَ ٱلۡإِثۡمِۚ وَٱلَّذِي تَوَلَّىٰ كِبۡرَهُۥ مِنۡهُمۡ لَهُۥ عَذَابٌ عَظِيمٞ١١

11- Ey Mü'minler! (Mü'minlerin annesi Aişe -radıyallahu anhâ-'ya zina ettiği iddiasında bulunarak iftira atanlar) kendilerini, size nispet eden bir topluluktur. Sizler sakın onların attıkları bu iftirayı sizin için şer sanmayın. Aksine bu; içerisinde var olan sevap, Mü'minler için bir arınma ve Mü'minlerin annesini temize çıkardığı için hayırdır. O'nun hakkında zina etti iftirasını atmaya iştirak eden her bir kimseye iftira atarak konuştukları için işledikleri günahın cezası vardır. Bu cezanın en büyüğünü, iftirayı ilk olarak ortaya atan kimse yüklenecektir ve onun için elem verici bir azap vardır. Burada zina iftirasını ilk olarak ortaya atan kimse ile kastedilen münafıkların başı Abdullah b. Ubey b. Selûl'dür.

لَّوۡلَآ إِذۡ سَمِعۡتُمُوهُ ظَنَّ ٱلۡمُؤۡمِنُونَ وَٱلۡمُؤۡمِنَٰتُ بِأَنفُسِهِمۡ خَيۡرٗا وَقَالُواْ هَٰذَآ إِفۡكٞ مُّبِينٞ١٢

12- Mü'min erkek ve Mü'min kadınların bu büyük iftirayı işittiklerinde Mü'min kardeşlerinin iftirada bulunulan kimse hakkında güzel zanda bulunup; "Bu apaçık bir yalandır." demeleri gerekmez miydi?

لَّوۡلَا جَآءُو عَلَيۡهِ بِأَرۡبَعَةِ شُهَدَآءَۚ فَإِذۡ لَمۡ يَأۡتُواْ بِٱلشُّهَدَآءِ فَأُوْلَـٰٓئِكَ عِندَ ٱللَّهِ هُمُ ٱلۡكَٰذِبُونَ١٣

13- Mü'minlerin annesi Aişe -radıyallahu anhâ-'ya bu büyük iftirayı atanların ona nispet ettikleri bu iddianın doğruluğuna dair şahitlik eden dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? Eğer onlar, bu iddialarına dair dört şahit getiremezlerse -ki onlar bu şahitleri ebediyyen getiremezler- işte o zaman, Allah'ın hükmüne göre yalancı olanlar onlardır.

وَلَوۡلَا فَضۡلُ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡ وَرَحۡمَتُهُۥ فِي ٱلدُّنۡيَا وَٱلۡأٓخِرَةِ لَمَسَّكُمۡ فِي مَآ أَفَضۡتُمۡ فِيهِ عَذَابٌ عَظِيمٌ١٤

14- Ey Mü'minler! Eğer Allah'ın sizin üzerinizdeki lütfu ve sizi cezalandırmakta acele etmemesi sebebi ile rahmeti olmasaydı ve sizden, tevbe edenlerin tevbesini kabul etmemiş olsaydı; Mü'minlerin annesine atmış olduğunuz yalan ve iftira sebebi ile size büyük bir azap isabet ederdi.

إِذۡ تَلَقَّوۡنَهُۥ بِأَلۡسِنَتِكُمۡ وَتَقُولُونَ بِأَفۡوَاهِكُم مَّا لَيۡسَ لَكُم بِهِۦ عِلۡمٞ وَتَحۡسَبُونَهُۥ هَيِّنٗا وَهُوَ عِندَ ٱللَّهِ عَظِيمٞ١٥

15- Asılsız olmasına ve bu hususta herhangi bir bilginiz olmamasına rağmen sizler bu iftirayı birbirinize aktarıyor, ağızlarınızda bunu dolaştırıyor ve bunun önemsiz bir şey olduğunu sanıyordunuz. Hâlbuki bu, yalan ve iftira olması sebebi ile Allah katında büyük bir şeydir.

وَلَوۡلَآ إِذۡ سَمِعۡتُمُوهُ قُلۡتُم مَّا يَكُونُ لَنَآ أَن نَّتَكَلَّمَ بِهَٰذَا سُبۡحَٰنَكَ هَٰذَا بُهۡتَٰنٌ عَظِيمٞ١٦

16- Bu iftirayı işittiğinizde: "Ey Rabbimiz! Seni tenzih ederiz." diyerek, "Bu çirkin iş hakkında konuşmak doğru olmaz." demeniz gerekmez miydi? Mü'minlerin annesi hakkında ortaya attıkları bu şey, gerçekten büyük bir ifitira ve büyük bir yalandır.

يَعِظُكُمُ ٱللَّهُ أَن تَعُودُواْ لِمِثۡلِهِۦٓ أَبَدًا إِن كُنتُم مُّؤۡمِنِينَ١٧

17- Eğer Allah'a iman ediyorsanız, sizin temiz olan bir kimseye zina iftirasında bulunmak gibi bir günaha tekrar geri dönmemeniz için Yüce Allah size hatırlatıp öğüt veriyor.

وَيُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمُ ٱلۡأٓيَٰتِۚ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ١٨

18- Allah, hükümleri ve ibret içeren ayetleri size açıklıyor. Allah; sizin fiillerinizi hakkıyla bilendir. O hususta hiçbir şey O'na gizli kalmaz. Yapmış olduklarınızın karşılığını size verecektir. O, idare etmesinde ve dininde çok hikmet sahibidir.

إِنَّ ٱلَّذِينَ يُحِبُّونَ أَن تَشِيعَ ٱلۡفَٰحِشَةُ فِي ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ فِي ٱلدُّنۡيَا وَٱلۡأٓخِرَةِۚ وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ وَأَنتُمۡ لَا تَعۡلَمُونَ١٩

19- İçerisinde zina iftirasında bulunmanın da yer aldığı kötülüklerin, Mü'minlerin arasında yayılmasını isteyen kimseler için dünyada, iftiracıya uygulanan had cezası ile ahirette ise Cehennem ateşi ile elem verici bir azap vardır. Onların (o iftiracıların) yalanlarını, kullarının işinin sonunun nereye varacağını ve kullarının faydasına olan şeyleri Allah bilir, siz bilmezsiniz.

وَلَوۡلَا فَضۡلُ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡ وَرَحۡمَتُهُۥ وَأَنَّ ٱللَّهَ رَءُوفٞ رَّحِيمٞ٢٠

20- Ey iftira atma olayına karışanlar! Eğer Allah'ın sizin üzerinize olan lütfu olmasaydı ve size karşı çok şefkatli merhameti olmasaydı, üzerinize cezayı hemen gönderirdi.